Klasik Batı Müziği Nedir?
Klasik batı müziği, genelde yüksek kültür seviyesi ile bağdaştırılan, Halk müziklerinden net çizgilerle ayrılmış, Avrupa kökenli ve ağırlıklı müzik türüdür
DÖNEMLERİ
Barok Dönem (1600-1750)
Barok çağ, klasik müziğin yükseliş çağıdır desek herhalde yerinde bir tabir olur. İşin garibi, klasik müziği yaygınlaştıran, halkın müzik sevgisinden çok, zenginlerin özentiliği olmuştur. Barok bir gösteriş devridir ve bu devir boyunca en çok kullanılan sözcük yüksek ihtimalle "ihtişam" olmuştur. Çok ama çok büyük malikaneler, park boyutunda bahçeler ve söz konusu malikanelerde çalışan hizmetçi orduları Barok'un önemli özelliklerindendir. Mimari yapıtlardaki abartının müziğe de yansıdığı ve 'org'un altın çağını yaşadığı barok dönem, armoni tekniğinin tepe noktaya vardığı, kantat ve opera gibi sahne sanatlarının ortaya çıktığı, senfonik orkestraların, konçertoların ilk tohumlarının atıldığı, tarihe damgalarını vuran bestecilerin yetiştiği çok renkli bir dönemdir.
İşte tam da bu gösteriş yıllarında evde çalışan kadroyu artırmak isteyen aşırı zengin bir işadamının aklından şöyle bir düşünce serisi geçmiştir: "Allahım ne kadar da zenginim; nasıl da her şeyim var, offff offf yine de sıkılıyorum ama, dur en iyisi çalgıcıları çağırayım, hmm, bir daha düşündüm de en iyisi eve bir bestekar alayım, her gün besteler yapsın, çalsın söylesin, evet, evet, süper fikir bu".
İşte olanlar da bundan sonra olmuştur. Fikir, sosyeteye bomba gibi düşmüş ve bütün zenginleri bestekar kiralamaya itmiştir. Bu dönemin müzisyenleri onlara "hami"lik eden zenginlerin sayesinde kısmen rahat içinde yaşamış ve bunun sonucunda oldukça verimli olmuşlardır.
Tarihteki ilk opera, İtalya'da Jacopo Peri'nin bestelediği Dafne operasıdır, ancak operayı geliştiren ve tüm dünyada tanınmasını sağlayan yine İtalyan besteci Claudio Monteverdi'dir. Viyolasıyla danslara eşlik eden ve madrigallerde şarkılar söyleyen Monteverdi, bu ilk operayı duyduğunda çok etkilendi ve 1607'de Orfeo'yu besteledi. Bu operanın büyük bir başarı kazanması ve saraylardan bu konuda yoğun talepler gelmesi üzerine, Monteverdi bu işe daha çok ağırlık verdi ve böylece dramatik etkinin yüksek olduğu, orkestranın şarkılara eşlik ettiği operalar doğmuş oldu.Barok dönemin bizlere armağan ettiği besteciler Haendel, Vivaldi, Pergolesi olağanüstü eserleriyle klasik müzik tarihine isimlerini altın harflerle yazdırdılar, ama dönemle özdeşleşmiş olan esas bir başka isim vardır ki, o da Bach. Batı müziğinin temel taşı sayılan Bach'ı kısaca anlatmak yakışık almaz, o yüzden şimdilik geçiyoruz ama yazının ilerleyen kısmında biraz daha bahsedeceğiz kendisinden.
Klasik Dönem (1750-1830)
1700'lerin ortaları ile 1800'ler klasik müzik için çok önemli bir çağdır ve Aydınlanma Çağı olarak anılır. Newton, Descartes, Rousseau, Voltaire, Montesquieu gibi bilim adamları ve düşünürler dönemi baştan aşağı yenileyen isimlerdir. Düşün hayatının değişimiyle birlikte dinde doğallık ve sadelik, bireysel özgürlük, eşitlik ve ilericilik büyük önem kazandı ve bütün bunlar sanat ve edebiyat dünyasına da yön verdi. Doğallıktan yana olan bu dönemin düşünürleri Barok dönemin bestecilerini fazla karmaşık olmakla, müziğin temel amaçlarını unutmakla suçladılar. Böylece Klasik dönem, müzik tarihine, teknik karmaşayı yenmiş ve doğallığa ulaşmış, yalınlaşmış bir dönem olarak geçti.
.jpg)
Dönemin ilk akla gelen bestecileri Mozart ve Haydn'dır. Bu iki büyük besteci çok iyi anlaşan ve birbirlerinden çok etkilenen iki can dosttur. Aralarındaki fark, Haydn'ın müziğe oldukça geç bir yaşta başlaması, Mozart'ın ise bir dahi olarak doğup müziğe üç-dört yaşlarında atılmasıdır. Hatta denir ki, "Eğer Haydn Mozart gibi 35 yaşında ölseydi, adı bugün zor anılırdı." Harika çocuk olmamakla birlikte yine de çok önemli eserler veren Haydn en çok oratoryolarıyla beğenilmiştir. Kusursuz müziğiyle anılan Mozart ise, Bach gibi kısaca bahsedilecek bir besteci olmadığından, ilerleyen kısımlarda kendisinden biraz daha bahsedeceğiz.
Romantik dönemin diğer dahisi Beethoven'dır. Beethoven Klasik ve Romantik dönem arasında bir köprü olarak tanımlanır. Kimi tarihçilerin Klasik, kimilerinin ise Romantik döneme yakıştırdığı Beethoven, esasen kendine özgü bir dönemin sanatçısıdır ki, Beethoven Çağı diyebileceğimiz bu dönem, 1790'dan 1830'a dek uzanır. Biz en iyisi bu üçüncü dehayı da, diğer ikisi gibi, sona bırakalım. Fakat o dönemin bir diğer komik özelliği, ailelerin genç kızlarına Beethoven dinletmemeleri ve neden olarak bu eserlerin erotik bir tarafı olduğunu söylemeleridir. İnsanlar ne kadar da kötü niyetli olabiliyorlar değil mi? Evet.
Romantik dönem (1830 - 1900)
Romantik çağ, adından da anlaşılacağı gibi, biraz "flu" geçmiş bir çağdır. Endüstri devriminin ayak sesleri duyulmaya başladığında insanlar arasında geçici bir panik yaşanmış ve bunun sonucunda mistisizmle karışık aşk aromalı eserler ortaya çıkmıştır ve her alanda birbirinden parlak sanatçılar birbiri ardına harikalar yaratmıştır.Tabii ki romantizm, her çağda, her sanatçıyla yaşanmıştır ama 19. yüzyıl sanatına çok daha yoğun ve abartılı bir biçimde yansımıştır. Bu dönemin sanatçıları düşler ve imgeler içinde uçan, ulaşılmaz olanın peşinde koşan, kendine acıyan, anlaşılamamaktan yakınan, ruhsal inişleri çıkışlarını yapıtlarına yansıtan sanatçılardır. Bu durumun edebiyattaki yansıması Victor Hugo, Balzac, Gogol, Dostoyevski, Tolstoy, Çehov, Dumas, de Musset, Keats, Lord Byron ve Goethe, felsefedeki yansıması Nietzsche, Schopenhauer, Hegel iken, müzikteki karşılığı Chopin, Schubert, Weber, Schumann, Çaykovski, Brahms, Verdi, Liszt, Wagner, Puccini, Rossini ve şeytan kemancı Paganini olmuştur. Ehh, düşünün artık.
Beethoven'ın Klasik ve Romantik akımları birbirine bağlayan müziğinin ardından, çağdaşları sayılan Weber, Schubert ve Rossini ilk katıksız Romantikler kuşağı olarak bilinir ve Romantik dönemi gerçek anlamıyla başlatan da onlar olmuşlardır. Bu bestecilerin 1830'larda ölmesiyle ikinci kuşak Romantikler döneme ağırlıklarını koymuşlardır.
Oda müziği Klasik dönemin ürünüyse, senfoni de Romantik dönemin ürünüdür. Bu dönemde birbiri ardına olağanüstü senfoniler, liedler, koral müzikler, operalar, uvertürler, konçertolar yazılmış ve yorumlanmıştır. Özellikle Verdi'nin operaları bugün bile hayranlıkla dinlenmektedir. Dönemin sonlarına doğru atağa geçen bale türü ise klasik müziğe dansın eşsiz güzelliğini getirmiştir.
Bach, Haydn ve Mozart da minör tonları kullanıp romantizme bir tür hazırlık yapan besteciler olsalar da, Romantikler'in yorumculuğu Bach veya Mozart zamanının yorumculuğuna benzemez. Chopin, Liszt, Paganini gibi harikalar yaratan yorumcuların çalış tekniği, Romantik dönemin ölçütü sayılmıştır. Bu dönemin bestecileri çalgılarının olanaklarını çok iyi tanıdıklarından kendi parlak yetenekleriyle çalgının tüm sınırlarını zorlamışlardır.
Romantik dönemin en gözde çalgısı piyano olmuştur, bu dönemin sanatçılarının tüm fırtınalı, hırçın ve inişli çıkışlı duygularını en güzel anlatan çalgı olmakla nam salmıştır. En küçük sesten en büyük sese dek ses gürlüğüne karşı duyarlılığı, bestecilerin ruh halindeki değişiklikler için son derece elverişlidir. Ancak tarihe adını gerçekten bileğinin hakkıyla yazdıran bir keman virtüözü vardır ki hem baş döndürücü çevikliği ve hızı, hem de son derece duygusal yorumuyla inanılmaz bir müzisyendir. Paganini'nin yeteneği öylesine olağanüstüdür ki şeytanla işbirliği yaptığı inancı almış yürümüştür. Çağının çok ilerisinde olan bu keman ustasının yazdığı ve yorumladığı eserleri aynı ustalıkta seslendirebilecek kemancı bugün bile yok denecek kadar azdır.
Modern Dönem (1900-...)
Yeni bir yüzyılın başlaması ile müzik de yeni bir döneme adımını atmıştır. Kimi müzik tarihçisine göre 20. yüzyılda bestelenen müziğin tümü modernizm olarak anılmalıdır. Ancak hangi "izm" için geçerli olursa olsun, 20. yüzyıl, müzikte her türlü sınırın bilinçli olarak zorlanmasıdır: Teknikte, ifadede, biçimde, stilde, içerikte, özde tüm geleneksel kurallar eğilip bükülmeye, eriyip çökmeye başlamıştır. Bu dönem sadece müzikte değil, diğer alanlarda da yeniliklerin peşinde koşulduğu, Oscar Wilde, Lawrence, Joyce, Proust, Kandinski, Picasso, Matisse, Klimt, Kokoschka, Freud, Jung, Russell gibi yenilikçi ve özgür ruhlu sanatçı ve düşünürlerin şekillendirdiği bir dönemdir.
Müzikte Debussy, Ravel, Schönberg, Mahler, Stravinski, Carl Orff, Bela Bartok, Eric Satie, Prokofiev, Şostakoviç ve Gershwin gibi besteciler müziğin kurallarını tekrar değiştirdiler, eserlerini 'görsel' bir havaya soktular. Parçaları, müzikal filmler gibiydi (Bu dönemden birçok eserin kullanıldığı klasik Disney filmi Fantasia'yı duymuş olmalısınız). Daha da önemlisi, 20. yüzyıl, besteci ve yorumcuların birbirinden etkilendikleri ve herhangi bir akıma bağlı kaldıkları bir dönem değil, aksine birbirinden tamamen bağımsız, gerçekçi ve ait olduğu kültürün kökenlerine inen sanatçıların çağı oldu.
Bu dönemde sadece orkastral müzikte değil, sahne müziklerinde de cesur yenilikler yapılmıştır. Örneğin balede, özellikle günümüz kareograflarından Maurice Bejart'ın olağanüstü denemeleri modern baleyi tepe noktasına ulaştırmış ve izlemeye doyamayacağımız gösteriler haline getirmiştir.
20. yüzyılda caz müziğin ortaya çıkışıyla ve bazı klasik müzik bestecilerinin caza yönelmesiyle klasik müziğin iktidarı sallanmış, zamanla yerini diğer müzik türlerine bırakmıştır. Ancak hiçbir zaman değerinden bir şey kaybetmemiş, kendinden sonra gelen tüm müzik akımlarını etkilemeyi sürdürmüş ve onlara bir tür 'abilik' yapmıştır.
NOT
rönesans : 1450–1600 yılları arasında, enstrüman ağırlıklı ve çoklu seslerin kullanıldığı dönem : org, klavsen, arp en çok kullanılan çalgılar.
barok : 1600–1750 yılları arasında, karmaşık seslerin kullanıldığı, tekdüzelikten uzak, klavyeli çalgıların rağbet gördüğü dönem. barok dönemin ünlü bestecileri Händel, Vivaldi ve Bach'tır.
klasik : 1750–1820 yılları arasında, pekçok besteleme ve stil kuralının yerleştiği, arp ve klavsenin yerini piyanoya bıraktığı dönem. Dönemin ilk akla gelen bestecileri mozart ve Haydn'dır.
Romantik : 1820–1901 yılları arasında müziğin kültürel hayata girdiği ve eğitim kurumlarının adımlarının atıldığı, melodi ve ritmin dikkate alındığı dönem. Beethoven, Weber , Schubert ve Rossini, Chopin, Liszt, Paganini Romantikler kuşağı olarak bilinir.
Modern : klasik batı müziğinin değerlerinde kriz yaşandığı dönem. Debussy, Ravel, Mahler, Stravinski, Carl Orff, Prokofiev, Şostakoviç ve Gershwin döneme damgalarını vurmuşlardı
Çalgı müziği formları
Sonatın kökeni on altıncı yüzyıla dayanır. Sonat; bir veya iki çalgı için yazılmış, birbirini izleyen üç ya da dört bölümden oluşmuş, dil zenginliği ve anlatım gücü yüksek olan enstrumantal bir eserdir. Sonat ve sonat formu ayrı kavram ve terimlerdir. Sonat bir form değil senfoni, süit, konçerto gibi çok bölümlü çalgısal bir türdür. Sonat formu ise bu türdeki eserlerin genellikle ilk allegro bölümünde kullanılan ve adını bundan alan yapı anlamındadır. Sonat formu Klasik Döneme kadar gelişimini sürdürmüş, Mozart, Haydn ve Beethoven gibi besteciler bu forma son şeklindirmiştir.
Senfonik şiir, Romantik Dönem bestecilerinin şiirsel iç dünyalarını anlatmak ve anlatımı güçlendirmek için geliştirdikleri programlı müziklerden doğan tek bölümlü geniş soluklu, uzun eserlerdir. Betimleyici özelliği olan, müzik dışı değerler taşıyan, enstrumantal, bir olayı, bir konuyu müzik diliyle anlatmak, canlandırmak amacıyla büyük orkestra için yazılmıştır. Senfonikşiir formunu ilk uygulayan kişi, on dokuzuncu yüzyıl ortalarında Liszt olmuştur.
Konçerto, genellikle solo bir çalgıya bir oda orkestrasının veya bir senfoni orkestrasının eşlik etmesi ile gerçekleşen müzik biçimidir. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Haydn, Mozart, Stamitz, Christian Bach gibi bestecilerin eser verdiği bir biçimdir. Konçerto ilk olarak Barok Dönemde ortaya çıkmış ve Klasik Döneme kadar gelişimini devam ettirmiştir. En önemli temsilcilerinden biri Vivaldi’dir. Yazmış olduğu dört yüz elliden fazla konçerto, birçok besteciye ışık tutmuş ve konçertonun tarih içerisindeki gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir. Aynı dönemde yaşamış olan Corelli, Haendel ve J. S.Bach’da konçerto formunda birçok eserler vermişlerdir.
Konçerto grosso, küçük bir grubunun büyük bir çalgı gurubu ile karşılıklı ve birlikte müzik yapması ilkesine dayanan müzik biçimidir. Bu türün en önemli temsilcilerinden biri Corelli’dir. Vivaldi ve Haendel de bu formda önemli eserler yazmışlardır. Formun bölüm sayıları bestecilere göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin, Corelli konçerto grossoları dört veya altı bölümden oluşurken, Haendel konçerto grossoları dört vaya yedi bölüm arasında değişmektedir. Hemen hemen bütün Barok Dönem bestecilerinin bu formda bestesi bulunmaktadır. Bu form Klasik ve Romantik Dönemlerde kullanılmamıştır.
Konçertant senfoni, yapısı ve anlatım özelliği bakımından senfoniden farklı olmayan kaynağında konçerto grosso olan müzik biçimidir. On dokuzuncu yüzyılda bu kavramın yerini ikili konçerto, üçlü konçerto terimleri almıştır. İki ya da üç solo çalgı için konçerto biçimidir.
Süit, ilk örnekleri Orta Çağ halk danslarına dayanır. Barok Dönemden yirminci yüzyıla kadar bir çok besteci süit formunda eser bestelemiştir. Allemende, courante, sarabande, gigue gibi farklı tempolardaki dans parçalarının ard arda dizilmesiyle oluşur. Bazen, sarabande ve gigue arasına menuet, gavotte, bourree (bure) gibi başka dans parçaları da eklenmiştir.
Variation (varyasyon), on altıncı ve on yedinci yüzyılda parlak çağına ulaşmıştır. Eserde, başta duyulan temanın ezgi, ritim ve armoni yönünden değişikliklere uğrayarak birçok kez tekrarlanmasıdır. Varyasyon formunun ilk örnekleri chaconne ve passacagliadan kaynaklanmıştır. Bu formdaki en olgun eserleri Barok Dönemde özellikle J. S. Bach ve Haendel vermişlerdir. Romantik Dönemde ise Brahms, varyasyon formunda büyük ustalık göstermiştir.
Sahne müziği formları
.jpg)
Oratoryo, kutsal konulu bir metin üstüne çalgılar, koro ve solistler tarafından söylenmek üzere yazılmış, sahnelenmeyi gerektirmeyen türdür. Orta Çağ’da konusu ahlak olan dini dramlar, oratoryonun en eski şeklidir. Bunlar dramatik diyaloglarla koronun söylediği ilahilerden oluşur. İlk tanınmış bestecisi Carissimi’dir. On sekizinci yüzyıldan sonra konusu din dışı olan oratoryolar bestelemiştir. Romantik Dönemde Schuman ve Mendelsshon bu türün önemli yapıtlarını vermişlerdir. Modern oratoryonun ilk büyük temsilcisi Christus” (Kristus) isimli oratoryosu ile Liszt’dir.
Kantat, solo şarkıcılar ve koro için çalgı eşlikli, birkaç bölümden oluşan, kilise ya da konser salonunda seslendirilmek üzere yazılmış konulu sahne müziğidir. En eski sahne kantatı 1539 yılında Floransalı besteci Luca Martini (Luka Martini) tarafından yazılmıştır. Erken Barok Dönemden başlayarak yirminci yüzyıla kadar birçok besteci kantat formunda eser bestelemiştir. On sekizinci yüzyıldan sonra din dışı konularda da kantat bestelenmiştir. Kantat formunu geliştiren ve kesin biçimini veren, oratoryonun da ilk büyük bestecisi olan Carissimi’dir. Scarlatti (Sıkarlatti), Rameau, Telemann ve Bach da dini ve din dışı kantatlar bestelemişlerdir. Klasik ve Romantik Dönemde kullanılmamıştır. Yirminci yüzyılda Bartok, Prokofief, Stravinski kantat formunda eserler bestelemişlerdir.
Din müziği formları
Missa, on ve on altıncı yüzyıllar arasında kilise müziğinin en eski, köklü ve önemli biçimidir. Missa, on altıncı yüzyılda gelişkin biçimine ulaşmıştır. On sekizinci yüzyıldan önce eşliksiz olarak yapılan missalar çalgı eşliği ile birlikte kendine özgü ağır havasını yitirmiştir. On altıncı ve on yedinci yüzyıllarda en önemli missa
bestecileri Palestrina ve Byrd’dır. Haydn, Mozart, Weber ve Schubert gibi besteciler kilisesi adına missalar bestelemişlerdir.
Requiem, kilisede seslendirilmek üzere bestelenmiş ölüm duasıdır. Bir tür missadır. Fakat duanın ezgisi, parçalarının sırası ve sayısı bakımından missadan farklıdır. Orta Çağ’da bu form Gregor şarkılarıyla tek sesli olarak seslendirilirken Rönesans Döneminde özellikle Lasso ve Victoria gibi besteciler tarafından kontrpuan yöntemiyle çok sesli olarak bestelenmiştir. En tanınmış Reqiuem bestecileri Palestrina, Mozart, Schumann, Dvorak ve Verdi ‘dir.
Motet, Avrupa müziğinde on üçüncü yüzyılın başlarından on sekizinci yüzyılın ortalarına kadar varlığını sürdüren dini müzik biçimidir. Motet, çoksesli ve a capella sitilinde bestelenir. İlk motet örnekleri Eski Sanat Döneminde Adam de la Hall tarafından bestelenmiştir.

ÇALGI TOPLULUKLARI
Müzik aletleri, çalınma ve dinletilme bakımından, ikiye ayrılır: 1: Eşlik sazları; 2: Konser sazları. Bazı aletler vardır ki, tek başına çalınmaz: Kontrbas gibi. Bazıları da da vardır, keman, piyano gibi, solo olarak da, topluluk halinde de konser vermeye yarar. Birincilere «eşlik sazları», ikincilere «konser sazları» denir. Ancak, konser sazlarının da hangileri, ne şekilde bir arada bulunur? Bunu gelenek tesbit etmiştir. Bu bakımdan, saz toplulukları şöyle çeşitlenir:

TRİO: Üç sazdan ibaret bir topluluktur. 3 telli saz, 3 nefesli saz, ya da bunların karışımı, trioyu meydana getirir. Çoğunlukla keman, piyano, viyolonsel en yaygın trio şeklidir.
KUARTET: Dört sazdan meydana gelir. Nefesli ve telli sazlardan kurulabildiği gibi yalnız bir çeşidinden de yapılabilir. En yaygın şekli, «yaylı sazlar kuarteti»dir ki birinci keman, ikinci keman, viyola ve viyolonselden ibarettir.
KENTET: Beş sazdan meydana gelen topluluk.
SEKSTET: Altı sazdan meydana gelen topluluk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder